Yazın Sıcaklığını Hissettirecek Filmler
- Duygu Keskin

- 22 Ağu
- 3 dakikada okunur
Yaz mevsimi, beraberinde getirdiği uzun günler ve sıcak hava ile birlikte yaşam ritmini değiştiriyor. Ancak bu hareketliliğin içinde, bazen sadece evde kalıp biraz soluklanmak ve keyifli bir filmle yazın tadını çıkarmak isteyebiliriz. Özellikle gün sonunda ya da hafta sonu dinlenmek istediğiniz anlarında film izlemek, hem rahatlatıcı hem de keyifli bir alternatif sunar. Peki bu yaz ne izlenmeli? İşte sıcak yaz günlerine neşe katacak, sizi farklı hikâyelere sürükleyecek ve yazın hafifliğini hissettirecek film önerileri!
‘’About Time’’, 2013 yılında vizyona giren İngiliz yapımı romantik drama filmidir. Yönetmenliğini Love Actually ve Notting Hill gibi yapımlarıyla tanınan Richard Curtis üstlendi. Hikâye, 21 yaşına bastığında ailesindeki tüm erkeklerin zamanda yolculuk yapabildiğini öğrenen Tim Lake’in yaşamını konu aldı. Tim, bu olağanüstü yeteneğini hayatını güzelleştirmek için kullanmaya karar verdi. Geçmişte yaptığı hataları düzeltmeye, kaçırdığı fırsatları yeniden yakalamaya çalıştı. Londra’ya taşındığında Mary ile tanıştı ve ona âşık oldu. Tanışma anlarını defalarca tekrar ederek onun kalbini kazanmayı başardı.

Zamanla Tim, her ne kadar geçmişi değiştirebilse de bazı şeyleri kontrol edemediğini fark etti. Özellikle aile içindeki duygusal anlar ve babasıyla olan ilişkisi, zaman yolculuğunun sınırlarını ona gösterdi. Geçmişe dönmenin cazibesine rağmen, anı yaşamayı ve küçük mutlulukların değerini bilmeyi öğrendi. ‘’About Time’’, izleyenleri hem güldürdü hem düşündürdü. Sıcacık atmosferi, samimi oyunculukları ve dokunaklı senaryosuyla kalplerde yer etti.

‘’Mamma Mia’’, 2008 yılında vizyona giren müzikal ve romantik komedi türünde bir filmdir. Yönetmenliğini Phyllida Lloyd’un üstlendiği film, ünlü müzik grubu ABBA’nın şarkılarından esinlenerek hazırlandı ve aynı isimli Broadway müzikalinden uyarlandı. Başrollerde Meryl Streep, Amanda Seyfried, Pierce Brosnan, Colin Firth ve Stellan Skarsgård yer aldı. Hikâye, Yunanistan’daki küçük bir adada geçiyor. Sophie, nişanlanmadan önce babasının kim olduğunu öğrenmek ister. Annesi Donna’nın geçmişine ait günlükleri okuyunca üç potansiyel baba adayı keşfeder. Bu üç adamı gizlice düğününe davet eder. Hepsi adaya aynı anda gelir ve filmin devamında olaylar beklenmedik şekilde gelişir. Donna, yıllar sonra karşısında eski aşklarını görünce büyük bir şaşkınlık yaşar. Sophie, gerçek babasının kim olduğunu öğrenemese de her biriyle özel bir bağ kurar. Müzikler, danslar ve renkli karakterlerle dolu bu yolculuk hem kahkaha attırır hem de duygulandırır. Mamma Mia, enerjik sahneleri ve ABBA şarkılarıyla izleyiciyi büyüler. Yaz güneşi, deniz manzarası ve neşeli atmosferiyle içimizi ısıtır. Film, aile bağlarını, geçmişle yüzleşmeyi ve kendini kabullenmenin gücünü anlatır.
‘’50 First Dates’’, 2004 yılında vizyona giren romantik komedi türünde bir Amerikan filmidir. Yönetmenliğini Peter Segal yapmıştır. Başrollerde Adam Sandler ve Drew Barrymore yer alır. Film, hem kahkaha attırır hem de duygusal anlarıyla izleyicileri etkiler. Hikâye, Hawaii’de yaşayan deniz biyoloğu Henry Roth’un, Lucy adında bir kadına âşık olmasıyla başlar.

Ancak Lucy, bir trafik kazası geçirdikten sonra kısa süreli hafıza kaybı yaşar. Uyandığı her sabah, kazadan önceki günü yaşadığını sanır. Henry, her gün Lucy’yi kendine yeniden âşık etmek için çabalar. Onunla tanıştığını, sohbet ettiklerini, hatta âşık olduklarını Lucy her gece unutur. Ama Henry pes etmez. Her sabah yeni bir planla Lucy’nin kalbine yeniden dokunur.Lucy’nin ailesi ve yakın çevresi, onun hayatını mümkün olduğunca sabit tutmaya çalışır. Henry ise bu rutini kırar ve Lucy'nin yeniden umutla bakmasını sağlar. Aşkı, sabrı ve yaratıcılığıyla Lucy’nin kalbinde kalıcı bir yer edinir. Film, farklılıkların ve zorlukların, gerçek sevgi karşısında nasıl anlamını yitirdiğini gösterir.
“The Talented Mr. Ripley”, 1999 yılında vizyona giren psikolojik gerilim ve drama türünde bir Amerikan filmidir. Yönetmenliğini Anthony Minghella yapmıştır. Patricia Highsmith’in aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Hikâye, New York’ta mütevazı bir yaşam süren Tom Ripley’nin, zengin bir adamın oğlu Dickie Greenleaf’i İtalya’dan geri getirmekle görevlendirilmesiyle başlar.

Tom, Dickie’nin yaşam tarzına, rahatlığına ve karizmasına hayran kalır. Onunla arkadaşlık kurar, çevresine girer, hayatına ortak olur. Ancak zamanla bu hayranlık saplantıya dönüşür. Tom, olmak istediği kişiyle yer değiştirmek için tehlikeli bir oyuna girişir. Yalanlar büyür, kimlikler karışır, suçlar işlenir. Tom’un zekâsı ve soğukkanlılığı ona her seferinde bir çıkış yolu sağlar. Ancak bu çıkışlar vicdanını susturamaz. İçindeki boşluk, aslında kim olduğunu bilmemesiyle derinleşir. The Talented Mr. Ripley, zarif görselliği, İtalya’nın büyüleyici manzaraları ve karakter derinliğiyle hafızalara kazınır. Güzelliğin ardındaki karanlığı ve insanın ne kadar ileri gidebileceğini sorgulatır.
‘’Dirty Dancing’’, 1987 yılında vizyona giren romantik drama ve dans temalı bir Amerikan filmidir. Yönetmenliğini Emile Ardolino yapmıştır. Başrollerde Jennifer Grey ve Patrick Swayze yer alır. Film, dönemin ruhunu müzikle ve dansla harmanlayarak izleyiciyi etkileyen bir aşk hikâyesine tanıklık eder.

Hikâye, 1963 yazında ailesiyle birlikte tatil köyüne gelen genç Frances “Baby” Houseman’ın hayatının bir yazda nasıl değiştiğini konu alır. Baby, yaz boyunca sıradan bir tatil geçirmeyi planlar. Ancak otelin dans eğitmeni Johnny Castle ile tanışınca her şey değişir. Baby, Johnny’nin partneri Penny’nin hamile kalması sonrası dans partnerliğini üstlenir. Dans provaları, ikisi arasında bir yakınlık başlatır ve bu yakınlık kısa sürede tutkulu bir aşka dönüşür.
Baby, dans etmeyi öğrenirken özgüven kazanır ve sınıfsal önyargılarla yüzleşir. Johnny ise onun cesareti ve kararlılığıyla hayata farklı bakmaya başlar.
Yazın keyifli vakit geçirmek isteyenler için bu filmler iyi bir tercih olabilir.
Selcen Aksu ve Şahika Derin Türüt tarafından düzenlenmiştir.


