İsrail’in Gazze’yi İşgal Kararı Nasıl Karşılandı?
- Elif Karakaş
- 24 Ağu
- 3 dakikada okunur
İsrail kabinesi tarafından 7 Ağustos Perşembe günü gerçekleştirilen toplantıda Gazze’nin işgali onaylandı. Kabine toplantısında verilen karar ve Gazze’nin ele geçirilmesi için oy çokluğuyla uzlaşılan beş prensip hakkında İsrail Başbakanlık bürosundan bir açıklama yapıldı. Gazze’nin tamamının kontrol altına alınması ve bir milyona yakın kişinin güneye taşınmasını içeren açıklama, İsrail ordusunun bu süreçte çatışma bölgelerinin dışındaki sivillere insani desteğin sağlanacağını içeriyor. Ayrıca kabine toplantısında verilen kararın yalnızca Gazze şehrineolan işgali kapsaması sebebiyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin topyekün işgali planının geride kaldığı anlaşılıyor.

Karar, Birleşmiş Milletler ve birçok ülkeden tepki çekti. Birleşmiş Milletler bu işgalin “felaket sonuçlara yol açabileceği” (BBC) uyarısında bulundu. Ayrıca uluslararası toplumdan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden, İsrail’in “İsrail’in bağlayıcı adımlar atması” (BBC) talep edildi. İngiltere, Almanya ve Çin başta olmak üzere birçok ülke Gazze’nin ele geçirilme planını eleştirdi.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Gazze Şeridi’nde kullanabilinecek askeri ürünlerin erişimini kısıtlamak amacıyla Almanya’nın İsrail’e askeri ihracatı durdurduğunu açıkladı. Almanya İsrail’in askeri ekipmanlarının %66’sını temin eden ABD’den sonra İsrail’e en çok silah ihracatı yapan ülke. Almanya’nın İsrail’in denizcilik ekipmanları, zırhlı araçlar, tanksavar silahlar ve mühimmat gibi askeri ekipman ihtiyacının %33’ünü karşıladığı ve Başbakan Friedrich Merz’in haziran ayında düzenlenen NATO zirvesinden önce “Devletimizin varlık sebebi, İsrail’in varlığını korumaktır.” (BBC) ifadeleri göz önünde bulundurulduğunda askeri ihracatın askıya alınması kararının İsrail’in işgal planını derinden etkileyeceği öngörülüyor.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise Gazze’nin ele geçirilmesi kararının “sadece daha fazla kan dökülmesine sebep olacağını” (BBC) ileri sürdü ve bu kararın gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Bu fikrin çatışmanın sona ermesi ve rehinlerin kurtarılması konusunda işe yaramayacağını belirten Başbakan Starmer, diplomatik bir çözümün mümkün olduğunu dile getirdi.
Çin Dışişleri Bakanı sözcüsü ise yaptığı açıklamada “Gazze Filistin halkına aittir ve Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçasıdır.” (BBC) ifadelerini kullanarak tepki koydu. Ayrıca ancak ateşkesin sağlanmasının Gazze’deki insani krizi hafifletmek ve rehinelerin bırakılmasını sağlamak açısından işe yarar bir çözüm olarak ileri sürülebileceğini savundu.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise kararı “İsrail’in bölgedeki yayılmacı ve soykırımcı politikasının bir parçası” (BBC) olarak nitelendirdi.
Öte yandan İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, İsrail hükümeti tarafından verilen bu kararı “kesin bir dille kınadığını” (BBC) ifade ederken Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen İsrail’in rehineleri serbest bırakıp ateşkesin sağlanacağını umduklarını aktardı. Belçika Dışişleri Bakanlığı da karardan geri dönülmesi için “güçlü bir şekilde savunuculuk” (BBC) yapacaklarını belirtti. Ayrıca Avustralya Dışişleri Bakanı Penny Wong, planın uygulanması durumunda Gazze’deki felaketin artacağını vurgulayarak İsrail’i vazgeçmeye çağırdı.
Ancak bu kınama ve eleştirilere karşın İsrail Savunma Bakanı İsrael Kratz, “yaptırım tehditlerinin kararı zayıflatmayacağını” (BBC) ifade etti.
Birçok ülkeden gelen İsrail’in savaş planını durdurarak ateşkesi kabul etmesi, iki devletin çözüme ulaşmak amacıyla müzakereler gerçekleştirmesi üzerine çağrılar ve İsrail kabinesinde verilen kararı kınamalar haricinde İsrail içinden gelen tepkiler de oldu.
İsrail ana muhalefet lideri Yair Lapid; planın askeri ve güvenlik birimlerinin görüşleriyle tamamen çeliştiğini dile getirerek bu kararın rehinelerin ölümü, birçok askerin hayatını kaybetmesi, vergi mükelleflerine milyar dolarlık vergiler ve diplomatik çöküş gibi istenilmeyen şekillerde sonuçlanacağını öngördüğünü aktardı. Ayrıca Rehine ve Kayıp Aileleri Forumu da söz konusu planı rehineleri terk etmek olarak tanımladı ve açıklamasında “Kabine dün gece rehinelerin, askerlerin ve İsrail toplumunun sırtından bir başka sorumsuzluk yürüyüşüne çıkmayı seçti.” (BBC) ifadesine yer verdi.
İsrail kabinesinin on saatlik toplantının ardından üzerinde uzlaştığı “savaşın bitirilmesi için gerekli olan beş prensip” (BBC) şunlardan oluşuyor: Yaşayan ve hayatını kaybeden bütün rehinelerin dönüşü, Gazze Şeridi’nin askerden arındırılması, Gazze Şeridi’ne İsrail güvenlik kontrolünün yerleştirilmesi, Hamas’ın silahsızlandırılması ve Hamas veya Filistin Yönetimi haricinde ayrı bir sivil hükümetin olması.
Netanyahu, Gazze Şeridi’nin kontrol altına alınması konusundaki plana Gazze Şeridi’nde bir yönetim organı bulundurmak istemediklerini ancak bir güvenlik çemberi oluşturmak istediklerini belirterek açıklık getirdi. 5 Ağustos tarihinde Netanyahu ile yaptığı toplantıda işgal planına karşı çıkan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ise Netanyahu’nun planını eleştirerek Gazze’nin kontrol altına alınmasının daha fazla rehinenin ölümüne sebep olacağını belirtti. Ayrıca Hamas’taki rehineler konusunda İsrail’de yapılan anketler halkın çoğunluğunun savaşın sonlandırılıp rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik talepte bulunduğuna işaret ediyor. Rehin alınanların yakınları ve destekçileri ise kendilerini kabine toplantısının gerçekleştiği Başbakanlık Ofisi’nin önüne zincirleyerek verilen kararı protesto ettiler.
Gazze’nin kontrol alınması kararına Gazze’deki siviller, plan dahilinde tekrar güneye gönderileceklerinden ve yeni bir askeri harekatın bölgeye yönlendirileceğinden endişeleniyor. “İşgal” yerine “kontrol” kelimesinin kullanılmasının bir değişiklik yaratmadığını ve olayın yine yıkım ve evlerinden koparılmayla sonuçlanacağını dile getiriyorlar. “Evimizin üstümüze yıkılmasına izin veririz ancak yine de evimizi terk etmeyiz.” (BBC) ifadelerini kullanan sivil halk, Gazze’de süregelen savaşın onları sürükleyip yaşadıkları bölgeyi terk etmeye zorladığını vurguluyor.
Şahika Derin Türüt tarafından editlenmiştir.