Trump’tan Sert Müdahale: Los Angeles’ta Protestolar Büyüyor
- Begüm Kayra Karaca
- 18 Haz
- 2 dakikada okunur

Trump yönetiminin Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) aracılığıyla yürüttüğü son operasyonlar, Los Angeles’ta büyük çaplı protestolara neden oldu. Özellikle Latin kökenli toplulukları hedef aldığı düşünülen bu baskınlar, şehirde gerilimin hızla büyümesine yol açtı. Göçmen ailelerin evlerine yapılan ani baskınlar, bazı kişilerin sokakta bazılarının iş yerlerinde gözaltına alınması halkın tepkisini büyüttü. Tepkiler kısa sürede organize protestolara, oradan da yer yer sivil ayaklanmaya dönüştü.
8 Haziran Pazar gecesi itibarıyla şehir merkezinde başlayan yürüyüşler, farklı mahallelere yayıldı. Göçmen hakları savunucuları, yerel STK’lar, üniversite öğrencileri ve aileler yürüyüşlerde bir araya geldi. Protestocular, ellerinde “No one is illegal” (Hiçbir insan yasa dışı değildir), “Abolish ICE” (ICE’yi kaldırın) ve “We belong here” (Biz buraya aidiz)“ yazılı pankartlarla yürüyerek haklarını savunmaya çalıştı. İlerleyen saatlerde bazı grupların polise taş ve şişe fırlatmasıyla olaylar birden şiddet boyutuna ulaştı. Polis biber gazı ve plastik mermiyle karşılık verdi.
Protestolar sırasında yaklaşık 45 kişi tutuklandı. Tutuklamaların çoğu, “emre itaatsizlik” ve “kamu düzenini bozma” suçlamalarıyla gerçekleşti. Gözaltına alınanlar arasında birkaç lise öğrencisinin de bulunduğu bildirildi. Los Angeles Polis Departmanı (LAPD), olayların kontrol altında olduğunu söylese de gece boyunca yer yer çatışmaların yaşandığı mahallelerden siren sesleri duyulmaya devam etti. Bazı iş yerleri camlarını kırılma korkusuyla kapatırken şehirde olağanüstü bir gerginlik havası hâkim oldu.
Başkan Trump ise olaylara karşılık olarak 2.000 Ulusal Muhafızın Los Angeles’a gönderilmesi talimatını verdi. Bu karar, hem yerel halk hem de bazı politikacılar tarafından tepkiyle karşılandı. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, “Barışçıl protestoları bastırmak için asker göndermek çözüm değil. Bu, yangına benzin dökmekten farksız.” açıklamasında bulundu. Bazı senatörler ve temsilciler, federal müdahalenin şehirdeki hareketliliği daha da artırabileceğinin üzerinde durdu.
Trump yönetimi ise ICE operasyonlarının "yasa dışı göçmenlikle mücadele" kapsamında uygulandığını savunuyor. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, “Yasadışı yollarla ülkeye giren ve suça karışan kişiler tespit edilip sınır dışı edilecektir. Bu, ülkemizin güvenliği için gereklidir.” ifadeleri kullanıldı. Aynı zamanda Los Angeles gibi göçmen nüfusu yüksek şehirlerde bu uygulamaların, sadece suçluları değil, yasal süreci devam eden veya çocukları ABD vatandaşı olan aileleri de hedef aldığı söyleniyor.
Los Angeles’ta yaşayan birçok göçmen aile, evlerinden dışarı çıkmaya korktuklarını söylüyor. İki çocuğu olan Honduraslı Maria S., “Çocuklarımın okula gitmesine bile izin vermek istemiyorum. Her an kapımı çalacaklar korkusuyla yaşıyoruz.” diye ifadelerde bulundu. Benzer kaygılar taşıyan onlarca kişi, şehirdeki bazı kiliselerde ve toplum merkezlerinde gönüllü barınma hizmetlerinden faydalanmaya çalışıyor.
Bu protestolar, göçmenlik politikalarıyla ilgili ülke çapında devam eden tartışmayı yeniden gün yüzüne çıkarmış durumda. Sosyal medyada “#ProtectImmigrants (#Göçmenleri koruyun)” etiketiyle milyonlarca paylaşım yapılırken birçok ünlü isim de göçmen haklarına destek verdi.
Öte yandan bazı yorumcular bu olayların yaklaşmakta olan 2026 ABD ara seçimleri ile doğrudan ilişkili olduğunu düşünüyor. Trump’ın sert göçmenlik politikalarını bir tür siyasi malzeme olarak kullandığı, temeline güçlü bir lider imajı çizmek istediği öne sürülüyor. Aynı zamanda Bu strateji, başta Latin kökenli Amerikalılar olmak üzere birçok seçmen grubunda ters tepki yaratması bekleniyor.
Los Angeles’taki olaylar, göçmen politikalarının hem yasal çerçevede hem de insani boyutuyla yeniden değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Protestoların önümüzdeki günlerde sürmesi bekleniyor. Bir yanda polis ve federal müdahale tehdidi, diğer yanda haklarını kaybetme korkusuyla yaşayan binlerce insan var. Bu karmaşada en büyük bedeli ise çoğu zaman çocuklar, yaşlılar ve hayatını sıfırdan kurmaya çalışan göçmen aileler ödüyor.
Yağmur Uluşahin ve Yağmur Ece Nisanoğlu tarafından editlendi.