Türkiye’de Tarihi Zirve Hazırlığı: Zelenski ve Putin Arasında Yüz Yüze Görüşme
- Begüm Kayra Karaca
- 3 gün önce
- 3 dakikada okunur

15 Mayıs 2025 Perşembe günü herkes, gözünü bir kez daha Türkiye’ye çevirdi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’de yüz yüze bir araya gelme ihtimali, savaşın başlamasından bu yana en ciddi barış adımlarından biri olarak görülmüştü. Görüşmenin netleşmesi iki liderin 2022’den beri devam eden yıkıcı savaş süresince ilk kez doğrudan temas kurması anlamına gelecekti.
Zelenskiy'nin açıklamasına göre perşembe günü ilk olarak Ankara’ya gidip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp ardından Putin Türkiye’ye gelirse İstanbul’a geçmeyi planlıyordu. Bu kritik açıklamalar, Türkiye’nin diplomatik rolünü bir kez daha öne çıkardı.
Rusya'nın 2022 yılında Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş, on binlerce ölüme , milyonlarca insanın yurdundan edilmesine ve küresel çapta ekonomik sallanalara neden oldu. O tarihten bu yana taraflar arasında birçok diplomatik girişim olsa da sürekli ve anlamlı bir barış sağlanamadı. Savaşın üçüncü yılına girilirken düzenlenecek bu zirve gerçekleşseydi tarafların ilk kez gerçek bir müzakereye hazır olduğunu gösterecekti.
Geçmişte Belarus ve İstanbul'da yapılan müzakereler, kısa süreli ateşkeslerle sonuçlansa da kalıcı çözümler üretememişti. 2024 ve 2025 yıllarında Kopenhag, Suudi Arabistan, Malta ve İsviçre gibi şehirlerde düzenlenen barış zirveleri de benzer şekilde sonuçsuz kalmıştı. Ancak 2025 yılı itibarıyla diplomatik çabaların hızlanmasıyla sürecin ciddiyeti arttı.
Zelenskiy, Rusya’nın savaş suçları nedeniyle 2022 yılında yürürlüğe giren yasa gereği Putin ile doğrudan görüşmelere karşı mesafeli bir tutum sergilemişti. Ancak şuanki durumda sadece Putin ile doğrudan bir yüz yüze görüşmenin anlamlı olacağı düşünülüyor. Ukrayna tarafı, alt düzey Rus yetkililerle yapılacak tüm görüşmeleri reddediyor. Bu, Ukrayna'nın sadece ciddi ve somut bir adım olarak gördüğü doğrudan liderler düzeyindeki diyalog konusunda çok net olduğunu gösteriyor.
Zelenskiy'nin bu tutumu, sürecin popülist bir gösteriye dönüşmesini önlemek ve gerçekten bir barış aşamasına girilmesini sağlamak için alınmış stratejik bir duruş olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda, Ukrayna’nın bağımsızlık ve toprak bütünlüğü konusundaki ödünsüz yaklaşımı da sürecin temel belirleyicilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Kremlin cephesi ise daha tedbirli davrandı. Putin’in Türkiye’ye gelip gelmeyeceği henüz kesinleşmemişti. Ancak Rusya'nın İstanbul’a üst düzey bir heyet göndermeye hazırlandığı söyleniyordu. Putin’in doğrudan katılımı, görüşmelerin ilerleyişini belirleyecek en önemli faktörlerden biriydi. Daha önce önerilen 30 günlük ateşkes planını reddeden Putin yönetimi, Ukrayna’nın Batı’dan silah alımını durdurmasını şart koşuyordu. Bu durum, görüşmelerdeki temel anlaşmazlık konularından biri olarak ortaya çıkıyor.
Putin’in İstanbul'da “ön koşulsuz” görüşme teklifinde bulunması oldukça dikkat çekti. Ancak bu teklifin samimi bir barış arayışının parçası mı yoksa bir diplomatik hamle mi olduğu belirsizliğini koruyor. Rusya’nın bugünlerde Ukrayna'da askeri operasyonlarını sürdürmesi, bu sorunun yanıtını daha çetrefilli hale getiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki liderle de görüşmeler yaparak Türkiye'yi barış için tarafsız ve etkili bir nokta haline getirmeye çalışıyor. Daha önce esir takası, tahıl koridoru ve enerji nakli gibi önemli konularda arabuluculuk yapan Türkiye, bu yeni süreçte de yine tam merkezde yer alıyor. Erdoğan, bu görüşmelerin İstanbul’da gerçekleşmesi için diplomatik ilişkilerini idareli şekilde sürdürdü.
Türkiye’nin tarafsızlığı ve hem Rusya hem de Ukrayna ile sürdürülebilir diplomatik ilişkileri, Ankara ve İstanbul’u barış arayışlarının başta akla gelen adreslerinden biri durumuna getiriyor. Özellikle Karadeniz’in güvenliği, NATO üyeliği, Avrupa ile ilişkiler gibi konularda Türkiye’nin oynadığı dengeleyici rol bu süreci anlamlı kılıyor.
Avrupa Birliği, Zelenskiy’nin çağrısıyla birlikte Rusya’nın ateşkesi kabul etmemesi durumunda yeni yaptırımlar uygulamayı gündeme aldı. Aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump da sürece tekrar dahil oldu ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’yu Türkiye’ye göndererek ABD’nin barış çabalarına desteğini gösterdi. Trump, Türkiye’de gerçekleşecek muhtemel görüşmelere direkt katılmak istediğini de belirtmişti.
Uluslararası kamuoyunda, bu zirvenin sadece bir barış süreci başlatmasını değil Batı-Rusya kızgınlığını da yumuşatması bekleniyor. Ancak, beklentilerin gerçekleşebilmesinin tek yolu tarafların görüşmelere samimi ve yapıcı yaklaşması.
15 Mayıs’ta gerçekleşmesi beklenen bu zirve, savaşın sona ermesi yönünde atılmış en ciddi adımlardan biri oldu ancak süreç; Putin’in gerçekten barışa niyeti olup olmamasına , Zelenskiy’nin kararlılığını koruyarak ne kadar esnek olabileceğine ve Türkiye’nin arabulucu rolünü ne derece etkili yerine getirebileceğine bağlı olarak şekil alacaktı.
Dünya, nefesini tutmuş halde yeni açıklamaları beklerken başka bir açıklama geldi.
İstanbul’da gerçekleştirilen görüşmelerde Zelenskiy ile Putin arasında doğrudan bir yüz yüze görüşme gerçekleşmedi. Taraflar arasında 1.000 esirin karşılıklı takası konusunda önemli bir ilerleme kaydedilirken, ateşkes ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü gibi kritik meselelerde uzlaşı sağlanamadı. Türkiye’nin arabuluculuk rolü süreci desteklese de taraflar arasındaki temel anlaşmazlıklar devam ediyor. Bu gelişmeler, savaşın sona erdirilmesi için daha uzun ve zorlu bir müzakere sürecinin gerekliliğini gözler önüne serdi.
Şahika Derin Türüt tarafından editlendi.