top of page

Suriye İç Savaşı: HTŞ Saldırıya Geçti, Esad Rejiminin Sonu Yakın mı?

ezayim28

Yaklaşık dört yıl aradan sonra Suriye’deki iç savaş tekrardan kızışmaya başlıyor. Muhalif grup “Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ)” ve müttefiklerinin saldırıya geçmesi ardından Sureyi’deki iç savaş yeniden gündemde. Beşşar Esad rejimi karşıtı grup ülkenin ikinci en büyük kenti Halep’in büyük bir bölümünün kontrolünü ele geçirdi. Peki 2011 yılından beri devam eden bu savaş nasıl başladı?


Suriye iç savaşının başlangıcı 2010 yılında baş gösteren Arap Baharı’na dayanıyor. İşsiz bir üniversite mezununun meyve satışı yaptığı arabasına polisin el koymasının ardından gencin adaletsizliklere dayanamayıp kendini yakması ile Tunus’ta yönetime karşı protesto hareketleri başladı. Bu hareketlerin tamamının ismi haline gelen “Arap Baharı” Amerika’nın kışkırtmalarıyla birlikte Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yayıldı. Arap Baharı’ndan etkilenen Suriye’de halk, Beşşar Esad rejimine karşı ayaklanmaya başladı. Tüm medya organlarının Baas Partisi’nin kontrolü altında bulunduğu ülkede gazeteciler tutuklanıyor ve internet erişimi kısıtlanıyordu. Özgürlüklerinin devamlı azaldığı bu ortamda vatandaşlar, demokrasi için büyük çaplı gösteriler düzenliyordu. Ancak Rusya, İran ve Lübnan; Hizbullah gibi güçlü müttefikleri olan Esad rejiminin bu gösterilere sert müdahalelerde bulunması iç savaşı beraberinde getirdi. Ülkedeki ilk silahlı çatışma 4 Haziran 2011 tarihinde yaşandı. Suriye ordusunun bir cenaze törenindeki kalabalığa ateş etmesi üzerine muhalif grup ordunun ateş açtığı binayı yaktı. Yangın, sekiz güvenlik görevlisinin ölümüyle sonuçlandı ve polis istasyonundaki silahlar halkın eline geçti. Muhalif grup ve rejim güçleri arasında yaşanan çatışma böylece daha da şiddetlendi. Farklı ulusların iç savaşa müdahalesi ise olayları çok daha karmaşık bir hale getirdi. Bu savaş esnasında binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca kişi ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Olayların sonucunda Suriye iç savaşı, küresel bir trajedi haline geldi.


27 Kasım 2024 tarihinde HTŞ Suriye hükümetine karşı son zamanların en büyük saldırılarından birini başlatarak Suriye’deki çatışmaları yeniden hareketlendirdi. İsyancı örgüt iki gün içinde Halep Kalesi’ni ele geçirdi. Beklenmedik saldırı, Suriye ordusunu Halep’ten çekilmeye zorladı. Rejim karşıtı grupların en güçlüsü olarak görülen HTŞ kentin kontrolünü ele geçirdi. Türkiye’yle birlikte ABD ve Birleşmiş Milletler’in terör örgütü olarak kabul ettiği grup El Kaide örgütünün devamı görülüyor. HTŞ ‘nin saldırıya geçmesi ardından Rusya ve Suriye orduları muhalif güçlerin elinde olan İdlib'e yönelik hava saldırıları başlattı. ABD ise 2017 yılından beri örgütün liderliğini yapan Ebu Muhammed Colani ‘nin yakalanması için 10 milyon dolarlık ödül koydu. Colani cihatcı idelojiye sahip bir lider olsa da son zamanlarda “Saldırıyı Püskürtme Operasyonu” adını verdiği saldırıya destek toplamak için ideloji değişikliğine gitti. Colani bu değişiklikle cihatçı geçmişi arasına mesafe koyup saldırıyı Beşşar Esad rejimine karşı ortak bir girişim haline getirmeyi amaçlıyor. HTŞ, Halep’te elli bin kişiyi evini terk etmek zorunda bırakırken başkent Şam ve Halep arasında önemli bir konuma sahip olan Hama’ya doğru ilerleyişe geçti. 5 Aralık 2024 tarihinde ise muhalif militanlar Hama’yı da ele geçirdi. Grup saldırıya geçtiği günden beri yaklaşık 150 km ilerleme kaydederek Humus’a girdi. Rejim güçlerinin Humus’u kaybetmesi Esad’ın daha etkin olduğu Suriye’nin doğusu ile başkent Şam arasındaki bağlantının kesilmesi anlamına geliyor. Güneyden İsrail’in bombaladığı Şam yukarıdan da HTŞ’nin saldırısı altında. HTŞ lideri Colani’nin geçtiğimiz günlerde Doğu Türkistan’ı kurma hedefinden bahsetmesi ise iç savaşın yeniden hareketlenmesinin arkasında Amerika’nın olabileceğini gösteriyor. 2018’den beri Çin’le ticaret savaşında olan Amerika’ı, Çin’in sürekli büyüyen ekonomisinden rahatsız. HTŞ’nin Doğu Türkistan’dan bahsetmesi ilerleyen süreçte Çin’in Esad’a destek vermesi ve savaşa dahil olmasıyla sonuçlanabilir.


HTŞ’nin saldırıya geçmesi ardından tekrardan şiddetlenen çatışmalara Türkiye’nin tutumuyla ilgili açıklama yapan Dışişleri Bakanı Fidan, “Suriye'nin toprak bütünlüğünü desteklemeyi sürdüreceğiz. İç savaşın tırmanmasını istemiyoruz.” dedi. Ayrıca Fidan, Astana sürecinin yakın zamanda tekrardan hayata geçirileceğini söyledi ve yeni bir göç dalgasını tetikleyecek hiçbir faaliyete girişmeyeceklerini belirtti. Suriye iç savaşından kaçmış milyonlarca Suriyeliyi barındıran Türkiye, yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip İdlib bölgesine yapılacak herhangi bir saldırının sınırlarına dönük yeni bir göç hareketi oluşturmasından korkuyor. Ancak kısa süre önce basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhaliflerin yürüyüşü devam ediyor. Temennimiz kazasız belasız bir şekilde Suriye'deki bu yürüyüşün devam etmesidir." ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın Fidan’la çatışan sözleri Türkiye’nin net bir tarafı desteklemediğini gösteriyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise konuşmasında "HTŞ gibi terör örgütlerinin Suriye'yi geriletme çabalarına temkinli yaklaşılmalıdır.” dedi ve “Suriye'yi bölmeye yönelik planlardan uzak durun." uyarısında bulundu.


Suriye’de 14 yıldır devam eden iç savaşın sonlanmasını zorlaştıran birçok etken bulunuyor. Öncelikle Suriye’deki iç savaş, müttefiklerine yardım görüntüsü altında kendi hedeflerine yönelik haraket eden ülkeler tarafından kullanılıyor. Esad yönetiminin iktidarı bırakmamak için baskıyı devamlı artırması ise muhaliflerin daha fazla direniş göstermesine ve çatışmanın alevlenmesine neden oluyor. Suriye’nin; rejim destekçileri, isyancı gruplar ve Kürt nüfus olarak bölünmüş toplumsal yapısı dayanışmanın olmadığı bir ortam oluşturarak barışın önünde bir engel haline geliyor. BM öncülüğünde yapılan görüşmeler de dahil olmak üzere barış getirme çabalarının tümü 14 yıldır başarısız oluyor. Ülkede silahların indirilemesi şimdilik olası gözükmüyor.


Can Tarhan ve Yağmur Ece Nisanoğlu tarafından editlendi.



86 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page