Sonsuz gençlik kapıda mı?
- Algun Deniz Özdemir
- 5 saat önce
- 2 dakikada okunur
Çin’de yapılan 44 haftalık bir deneyde yaşlı, yengeç yiyen şebeklere yaşlanmaya dayanıklı kök hücreler (senescence-resistant mesenchymal progenitor cells) verilmesi sonucu denek şebeklerde 5 ile 7 yıl arasında gençleşme görüldü.
İnsanlık uzun yıllardır yaşlanmayı geciktirme, ömrü uzatma, ölümsüzlük peşinde hayal gücünü bilimle birleştirerek sonuç almaya çalışmaktadır. Lokman Hekim’in ölümsüzlük iksirinden Fransız Ponce de Leon’un ölümsüzlük şelalesi arayışına kadar efsanevi çalışmalar insanlık tarihi boyunca gündemde olmuştur. Ancak 2025 yazında kamuya sunulan bir deney, ölümsüzlük olmasa da yaşlanmanın geciktirilebileceği fikrinin artık bir efsane olmaktan çıkıp hayatımızın bir parçası haline gelebileceğini gösterdi.
Neden yaşlanıyoruz?
Hücrelerimizin içindeki kromozomlar, hücre mitoz bölünme geçirdiği zaman zarar görmemek için uçlarında Telomer adı verilen yapılara sahiptir. Bu yapılar, her hücre bölünmesinde kısalır. Telomerler belirli bir uzunluğun altına indiğinde, hücreler mitoz bölünmeyi durdurur (Senesens). Hücre bölünmesinin durması, dokuların işlev kaybına ve kronik iltihaplanmaya sebep olur. Bu doku kaybı da kasların zayıflaması, cildin esnekliğini kaybetmesi , ve organ fonksiyonlarının daha verimsiz hale gelmesine, bir diğer deyişle yaşlanmaya sebep olur.
DNA’nın zarar görmesi sonucu hücre sensesense girmeyebilir. Bunun olduğu durumlarda, hücre durmadan bölünmeye başlar, tümörleşir ve sonuç olarak kansere sebep olur. Bu durum, yaşlanmayı geciktirmek ve durdurmak üzerine yapılan araştırmalar için çok büyük bir engeldi. Ancak bu deney sayesinde her senesense girmeyen hücrenin tümörleşeceği düşüncesi artık bir soru işareti.

Yapılan deney
Çin’in Pekin kentinde bulunan Başkent Tıp Üniversitesinde (Capital Medical University) bu sensens sorununa yönelik çözüm bulmak için yapılan bir deneyde yaşlanmaya dirençli kök hücreler (Senescence-resistant cells), yaşlı yengeç yiyen şebeklere iki haftada bir, her kilogram vücut ağırlığı için 2×10^6 hücre dozunda verildi. 44 haftalık deney sonucunda şebeklerde bu hücrelerin herhangi bir yan etkisi veya tümör oluşturduğu gözlemlenmedi. Buna karşılık olarak, şebeklerin vücudunda büyük bir gençleşme gözlemlendi. Fiziksel olarak şebeklerin vücudundaki fibrozis oluşumu, kemik erimesinde iyileşme ve sperm üretiminde gözle görülür artış tespit edildi. Zihinsel olarak da bilişsel işlevde artış gözlemlendi.
Deney, hücresel seviyede senesansa girmiş hücre birikiminde ve ilhitapta azalmaya sebep olurken progenitör hücre (farklılaşarak özel hücre oluşturma kapasitesi olan hücre) sayısında artışla sonuçlandı. Deney, moleküler seviyede genetik istikrarı geliştirirken oksidatif stres’e (hücre içerisindeki maddelerin DNA’ya zarar verme durumu) verilen tepkileri iyileştirdi ve protein dengesini tekrar olması gereken hale getirdi. Sonuç olarak bu kök hücreler şebekleri 5 ila 7 yıl arasında gençleştirdi.
Deneyin sonuçları, senesense karşı yapılacak herhangi bir değişimin kansere sebep olacağı düşüncesinin tam tersinin gerçekleştiğini gösterdi. Bu durum, bilim dünyasında başlı başına çığır açıcı bir bulgu olarak görülüyor.

Peki ya şimdi?
Bu deney sonucunda şebeklerde herhangi bir hastalık veya yan etki ortaya çıkmamış olması, önümüzdeki birkaç sene içerisinde insan deneylerinin başlayabileceğine dair büyük bir işaret. Ancak, bu gerçekleşmeden önce bu deneyin pek çok kez tekrar edilmesi gerekeceği de kesin. Bununla birlikte, kök hücre terapisinin insanlarda aynı sonucu yaratacağı, ya da sağlık sorunu yaratmayacağı da kesin değil. Eğer her şey beklenildiği gibi ilerler ve bu deney başka laboratuvarlar tarafından yapıldığında da benzer sonuçlar ortaya çıkarsa önümüzdeki yirmi yıl içerisinde insan ömrünün ciddi bir şekilde uzatılabilmesi mümkün. Uzun yaşamak ve genç kalmak artık mümkünse insanlığın yeni hedefi ölümsüzlük olabilir. Belki de sadece zamanın akışını değil, kaderin yönünü de değiştirmek üzereyizdir.
Şahika Derin Türüt tarafından editlendi