top of page

Refresh the Future ile Atıksız Bir Dünya Mümkün

Yazarın fotoğrafı: Duygu KeskinDuygu Keskin

Güncelleme tarihi: 1 Şub

Refresh the Future, yaşamın her anında sürdürülebilirliği teşvik ederek çevreye duyarlı bir gelecek inşa etmeyi hedefliyor. Geri dönüştürülebilir bardaklar ile hem doğaya saygıyı hem de estetik bir deneyimi bir araya getiriyor. Marka, insanların günlük tercihlerinde küçük ama etkili değişimlerle büyük bir fark yaratabileceğine inanıyor. Yaşamın her anında sürdürülebilir ürünlerle bireylerin çevre bilincini artırarak daha yeşil ve yaşanabilir bir dünya yaratma hedefindeler. Refresh the Future bardakları, her yudumda sadece bir içecek değil, aynı zamanda gelecek için bir adım atılıyor.


Geçtiğimiz günlerde Refresh the Future kurucu ortakları olan İrem Nur Yüksel ve Alpaycan Özpirinç ile İstanbul Günceleri ekibi olarak röportaj yapma fırsatı bulduk. Kendileri girişimcilik dünyasında ki yerlerini ve Refresh the Future markasının gelişimi ile ilgili fikirlerini ve gelecekten beklentilerini bizlerle paylaştılar. Kendilerine bu güzel röportaj için teşekkür ediyoruz.


"Refresh the Future" markasının kuruluş hikayesini bizimle paylaşabilir misiniz?


2021 yılının yaz aylarında çevrimiçi sipariş kanallarının çok fazla artığını fark etmemiz ile birlikte (case) durum incelemesine katılma fırsatı bulduk. Orada fark ettik ki insanların eve yemek sipariş etme oranları günden güne artıyor. Bunun sebebi de günümüzde evden çalışan sayısının çok fazla olması. Burada ise eve siparişlerin bir çoğunda ürünlerin doğru şekilde teslimi ve kontaminasyon riskinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bununla birlikte çok fazla tek kullanımlık atık ortaya çıkıyor. Bizde “Buradaki sistemi nasıl değiştirebiliriz.” diye yola çıktık. Aynı zamanda ekibimizden İsa iş yerinde tek kullanımlık paletler yerine ortak kullanımlık paletlerin kullanıldığını fark etmiş. Okulda fark ettiğimiz ise maksimum 25-30 dakikada bir içeceği tüketiyorlar ve sonrasında tükettikleri bardağı çöpe atıyorlar. Bu döngünün aslında ne kadar kolay olsa da çevreye zarar verdiğini fark etmemizle beraber daha hızlı bir şekilde “Nasıl hayatımıza entegre edebiliriz.” diye kafa yormaya başladık. Tek kullanımlık plastik bardaklar yerine yeniden kullanılabilir bardaklar ile dijital bir sistemi nasıl yaratabiliriz dedik ve ortaya Refresh the Future çıktı.

Markanızın temel misyonu ve vizyonu nedir?


Misyonumuz tek kullanımlık plastiklerin önüne geçebilmek, spesifik olmak gerekirse tek kullanımlık plastik bardak atıklarının önüne geçerek daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek. Türkiye’deki işletmeler ve bireyler üzerinde ki misyonumuz bu şekilde. Vizyonumuz ise Türkiye de tekrar kullanılabilir ürünlerin döngüsel ekonomi çerçevesindeki davranış şekillerini değiştirmek istiyoruz. Günün sonunda sürekli kullanılan plastiklerin atıklarının çevreye çok fazla zararlı olmasıyla birlikte Türkiye’de tekrar kullanılabilir kültürün yaygınlaştıracak lider bir dijital platform olma hedefimiz var. Atıksız bir dünya mümkün ve gerçekten atığın hiç çıkmadığı bir platform olmasını istedik ve bununda takip edilebilirlikle mümkün olacağına inanıyoruz.


Markanızın adını seçerken hangi değerleri ve mesajları ön planda tuttunuz?


Biz en başından beri gençlik, inovasyon, değişim kavramların hepsini yakalayan ve hepsiyle iletişim halinde olan bir marka oluşturduk. Aslında küçük davranış değişiklikleri büyük etkiler yaratabiliyor. Henüz Türkiye’de böyle bir kültür oluşmadığı için ve en büyük potansiyelin genç nüfusta yer aldığının farkındayız bu değerleri ön planda tutarak hedefimize ilerliyoruz. Logomuzda da sürekli kendini yenileyen ve döngü halinde olan bir amblem tasarladık.


Aynı zamanda çevre ile ilgili yaşadığımız her olay bizim geleceğimizden çaldığı için bu konuda gençlerin daha duyarlı olduğunu fark ettik. Bizim sistemimizde bardağı bir yerden alıp başka bir yere bırakılıyor. Ya da festivale katmak gerekiyor burada ki kitlede daha genç bir kitle olduğundan sistemi tamamen yenilemek üzerine kurduğumuz için Refresh ismini verdik. Future kısmı ise şu anda gelecek için çabalamamızdan geliyordu.


Hedef kitlenizle bağlantı kurarken kullandığınız en etkili yöntemler nelerdir?


Sosyal medyanın birleştirici gücüne inanıyoruz. Instagram'ın dışında TikTok uygulamasında aktifiz ve burada genç kitleyi yakından yakalamayı hedefliyoruz. Daha çok akımlara katılarak nasıl bu konuyu gündemde tutabiliriz onun peşindeyiz. Hedef kitlemizle bağlantı kurarken ODTÜ ‘deki farklı etkinliklerde yer aldı. Aynı zamanda dahil olduğumuz bir topluluk vardı ve orada etkinlik sürecinde bardaklarımızı kullanıldı ve etkinlik boyunca hiç atık çıkmadan düzenlenmiş oldu. Etkinliğe katılan insanlar bizi öğrenmiş oldu sonrasında Adım ODTÜ lisans araştırmaları gününde konuşmacı daveti almıştı ve yine orada da ODTÜ ve çevresi ile iletişime geçme fırsatı bulduk. Sonrasında festivallerde genç kitleye anlatma fırsatı bulduk. Bu yaz yine birçok festivale katılma fırsatı yakaladık. Sonrasında ise marka olarak hangi influencer ile çalışabilir değerlendirmesi yapmıştık. Orada da Cemre Sıla Atılgan ile çalışmaya başladık. Bunun temel sebebi de Cemre’nin daha genç kitleye hitap etmesi ve içeriklerinin çoğunun sürdürülebilirlik ile ilgili olması etkili oldu. Tam olarak bizim kitlemiz “Nerde olabilir ?” ve “Biz onlara nasıl ulaşabiliriz ?” sorusunun peşine düşmüştük. Tasarımlarımızda da gelenekselden ziyade daha dinamik ve genç hissettirecek şekilde yapmaya çalıştık.


Start-Up olarak önümüzdeki 5 yıl için stratejik hedefleriniz nelerdir?


Ekip olarak aynı hedefe koşturmak da önemli bunu geçtiğimiz yılı kapatırken konuşma fırsatı bulmuştuk. Bizim Türkiye’de olmayan bir pazarı inşa etmeye çalışıyoruz ve bu noktada karşımıza çeşitli engeller ortaya çıkıyor. Türkiye’de böyle bir kültür yok ve bu kültürün oluşması için farklı regülasyonlar yada destekler geliyor. Bu senede umarım ki depozito yönetim sistemini getirecekler bu kültürün oluşmasında çok önemli bir adım beş yıl içerisinde bu kültürü oluşturmak istiyoruz. Temelde aslında bizim girişimimiz ile ortaya çıkması. Öncelikli olarak kafe tarafındaki müşteri portföyünün daha da artması. Şubat ayında ODTÜ ve çevresindeki kafelerde süreci başlatacağız. Gelecekte fiziksel ürün farklılaşması yapma planımızda var. Fiziksel ürünlerimiz ise şu anda festival bardakları ev sıcak kahve bardaklarına ek olarak farklı boylar ve sadece bardakla sınırlı kalmayarak yiyecek kısmına da girmek. Fiziksel ürün farklılaşması ile belirli bir hacmi yakaladıktan sonra Türkiye’de bu kültürü yaygınlaştırmak istiyoruz. Türkiye’de bu sektörün öncülerinden olarak beş senenin sonunda başka bir girişim yada özel sermaye şirketi tarafından satın alınmayı planlıyoruz. Ama her şeyden önce temel amacımız Türkiye’de bu sektörü oluşturmak ve yeniden kullanılabilir kültürünü inşa etmek.


Sizi bu sektörde ilerlemeye devam etmeye motive eden şey nedir?


Motive eden şey kişiden kişiye değişebilir, biz etkinliklere gittiğimizde insanlar gerçekten yaptığımız işi takdir ediyor ve bunun daha önce akıllarına geldiğini fakat bunu yapmadıklarını belirtiyorlar. Gerçekten yüzleri gülüyor ve günün sonunda bize maddi veya manevi destek veriyorlar. Bu da gün geçtikçe artıyor festivallere gittikçe bunu gözlemleme fırsatı buluyoruz. Bence en büyük etken bizim dışımızda bize inanan insanlarla beraber bu kültürü oluşturmaya çalışmamız. Bu zaten bizim dört kişi yapabileceğimiz bir şey değil, bizimle birlikte bu işe gönlünü veren ve bizimle birlikte büyüyen, gelişen ve aynı düzeyde paydaş olan kişiler ile birlikte motive oluyorum.


Beni motive eden ise en son The Purest Solutions ile çalışmıştık ve etkinlik sonunda sadece kahve posaları vardı. Bizim bardaklarımızı etkinlikte kullandıkları için atık çıkarmamış oldu. Diğer materyaller üzerinde düşünürsek plastik bardak üretilene kadar birçok kaynak kullanılmış oluyor çöpe atıldığında da doğru düzgün bir ayrıştırma olmadığı için atık oluşuyor. Karton bardaklarda tamamen geri dönüşemediği için ziyan olacaklardı. Bizim bardaklarımız hem döngüde kalmaya devam etti ve atık çıkarmamış oldu. Hem enerji tasarrufu, karbon ayak izi aynı zamanda üretim esnasında kullanılan su gibi küçük ama etkisi büyük olan şeyler beni motive ediyor.

İlk fikri hayata geçirirken karşılaştığınız en “kader belirleyici” an neydi?


Bizi en başta çok fazla yargılayan oldu. Özellikle karton bardak kullanıyorum diyerek fikrin gereksiz olduğunuz düşünenlerde oldu. Aslında ODTÜ dışında da bu konunu çok fazla önceliklendirilmemesini anlıyoruz. Çünkü maalesef bizim ülkece daha temel önceliklerimiz var. Avrupa da ya da Amerika da bu girişimleri yapan ülkeler de ki gibi refah düzeyi yüksek bir kitle olmadığı için bu durumu önceliklendirmemeleri doğal. Süreç içerisinde biz daha çok inandık ve bu işin peşinden koşmaya başladık. Zamanla dijital boyuta taşıyarak işleri daha ciddi bir boyuta getirdik. Ama biz en başında beri fikrimizin arkasındaydık. Günün sonunda bu girişimi biri yapacaktı ve bizde “Neden biz olmayalım dedik.” Kader belirleyici an ise uygulamanın çıkmasıydı bizim için.


Markanızın başarısı için sizi uykusuz bırakan en heyecan verici düşünce neydi?


Herhangi bir kafeye gittiğimizde kendi uygulamamız ve kendi bardağımız ile bu sistemi deneyimleyebilmek. Aslında sırf Refresh the Future üzerinde değil, bu sistemi deneyimleyebilmek ve bu alışkanlığı insanlara yayabilmek bizim için en heyecan verici noktaydı.


Yağmur Ece Nisanoğlu tarafından düzenlendi.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page