top of page

PKK Kendini Feshettiğinin Duyurusunu Yaptı

PKK, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla 12 Mayıs’ta yaptığı açıklamayla örgüt yapısının feshedildiğini duyurdu. Örgüt, silahlı mücadelenin ve PKK adıyla yürütülen çalışmaların son bulduğunu duyurdu.





Örgütün Tarihi


PKK günümüzde Avrupa Birliği, Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor. PKK (Kürdistan İşçi Partisi) hareketi, 27 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Fis köyünde kuruluş kongresini gerçekleştirmişti. Kuruluş kongresine katılanların çoğunluğu 1979 senesinde tutuklanmıştı. Suçlulara yapılan işkence ve kötü muameleyle bilinen Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklanan, örgütün kurucularından biri olan Mazlum Doğan, işkenceyi, protesto ederek hayatına son verirken Mehmet Hayri Durmuş da cezaevinde altı arkadaşı ile başlattığı ölüm orucu sebebiyle hayatını kaybetti. 21 kişiden oluşan bu kongrede iki kadın yer alıyordu. Kadınlardan b iri günümüzde örgütün lideri olan Abdullah Öcalan’ın o tarihteki eşi Kesire Öcalan ve diğeri ise Paris’te suikasta uğrayan Sakine Cansız’dı.


PKK, kuruluş kongresinde sosyalist bir Kürt devleti kurmayı hedeflediğini belirtmişti. Amaçlarının Türkiye’ye karşı açtıkları silahlı mücadele ile “Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi”ni sağlamak olduklarını açıklamıştı. Kuruluşundan itibaren Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde silahlı saldırılar düzenleyen PKK, Osmanlı döneminde yaşanan Kürt ayaklanmasının bir devamı olarak görülüyor.


1933 senesinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şiddet yoluna karşı barış için yaptığı girişimler sonucunda örgütün lideri Abdullah Öcalan, 17 Nisan 1993 senesinde ilk ateşkesini ilan etti. Ardından PKK militanların, 24 Mayıs 1993’te Elazığ-Bingöl karayolunu kesip 33 silahsız askeri içinde bulunduran otobüsü durdurması, ardından onları kurşuna dizerek öldürmesi; örgütün tarihinde yaşanan en büyük saldırılardan biri olmuştu.


Tansu Çiller’in başbakanlık yaptığı dönemde barış planı tamamen bitirilerek PKK’yı askeri yöntemlerle sona erdirmeyi amaçlayan stratejik hamleler yapıldı. Meclis Göç Araştırma Komisyonu'na göre 2 bin 500'den fazla köy ve mezarın boşaltıldığı, birçok faili meçhul cinayetin ve insan hakları ihlalinin yaşandığı, “Düşük Yoğunluklu Savaş” olarak adlandırılan bu dönemde; köyden kente Kürt göçleri meydana geldi.


1979 senesinde Suriye’ye geçen Abdullah Öcalan, Türkiye’den gelen yoğun baskı sonucunda Suriye’den çıkarıldı. 15 Şubat 1999’da uluslarası bir operasyonla Türkiye’ye getirilen Öcalan, Türkiye’de yargılanarak cezası ömür boyu hapis olarak değiştirildi.


DEM Parti’nin Yorumu


DEM Parti, demokratikleşme adımları bakımından PKK’nın kendisi feshetmesini “tarihi bir fırsat”ın kapısını araladığı görüşünde. 12 Mayıs Pazartesi günü DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu, PKK’ya son verilmesi için atılması gereken adımları ve DEM Parti’nin bu süreçten sonraki adımını kararlaştırmak için toplandı.


DEM Parti Eş Başkan Yardımcısı Tayip Temel’in ifadelerine göre kendisi, Kürtlerin 50 yıllık mücadele yöntemini bir bütün olarak değiştirme kararı aldı. Temel, PKK’ın fesih kararını “Abdullah Öcalan’ın insiyatif alarak geliştirdiği bir süreç” olarak tanımladı. Ayrıca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024’te örgütün lağvetlenmesi şartıyla "umut hakkı için başvurması ve TBMM'de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşması” için çağrıda bulundu. Bahçeli’nin yaptığı çağrıyı da bu konuda “dinamo rolü” oynadığını, bir diğer deyişle güçlendirici ve hareket ettirici faktör olduğunu dile getirdi.


Temel’in ifadelerine göre feshedilme olayının insiyatifini alan kişi Abdullah Öcalan’dır ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da muhalefet ve Kürt siyasi güçlerine ciddi katkıları mevcuttur. Öcalan’ın 1994’ten beri süren bir silahları devreden çıkarma kararının söz konusu olduğunu ancak bu fikrin komplo ve sabotajlarla engellendiğini belirten Temel, yeni gelişmeyle birlikte Kürt siyasi hareketinde “yeni bir sayfa” açılacağını dile getirdi.


Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ise PKK’nin feshedilmesini “tarihi fırsat” olarak değerlendirerek Kürt sorununun demokratik çözümünün önünde bir engel kalmadığını aktardı. Barışın artık “bir ihtimalden fazlası” olduğunu ve DEM Parti olarak terörsüz Türkiye hedefi için çabalayacaklarını belirtti.


Ayrıca DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncel Bakırhan “Umarım bu süreci başarıyla taçlandırırız.” ifadelerini kullanırken İmralı heyeti üyesi ve DEM Parti milletvekili Pervin Buldan "Dikenli telleri aradan kaldırıp, barışı taçlandıracağımız yeni bir dönem başladı.” dedi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da olayı Süreyya Önder hatırasına atılmış önemli bir adım olarak tanımladı.


Uzmanların Görüşleri


Prof. Dr. Mesut Yeğen


Prof. Dr. Mesut Yeğen, PKK’nın 12 Mayıs’ta yaptığı açıklamayı “güçlü bir metin” olarak değerlendirdi. Örgütün geçmişinden bu yana önemli siyasi mesajlar içerdiğini dile getirdi. Ancak Prof. Dr. Mesut Yeğen’in “artık dönemin değiştiği” konusundan ileri sürdüğü bir yorumu var. Prof. Dr. Mesut Yeğen’in ifadelerine göre silahlı mücadelenin yerini siyasi mücadele alacak ve bu bildirge, gelecekte nasıl bir mücadele olacağına ışık tutuyor. Fakat bu fesih kararının sadece PKK’nın silahı bırakmasına sebep olacağını ve “Kürt sorunu”nun çözülmesi gibi bir sonucu olmayacağını ifade etti.


Bu sorunun tamamen “siyasi ve hukuki bir mesele” olabilmesi için gerekli düzenlemelerin olduğunu dile getirdi. Bu düzenlemelerin arasında İnfaz Kanunu'nda yapılacak düzenlemelerle PKK hükümlülerinin ceza indirim yoluyla salıverilmesi, yurtdışından dönmek isteyenlere imkan verilmesi ve kayyumların görevlerine geri dönmesi olduğunu belirtti. Kürtçe eğitim veya vatandaşlıkların düzenlenmesi gibi konuların da anayasa tartışması dahilinde olacağını aktardı. Kürt sorununun PKK’den bağımsızlaşıp bir siyasi ve hukuki bir mesele haline geldiğini belirtti.


Deneyimli Gazeteci Taha Akyol


Gazeteci Taha Akyol ise PKK’nin silahı bırakmasını “fevkalade huzur verici” olarak tanımlarken Lozan Anlaşması referansını “endişe verici” olarak nitelendirdi.


Bildirgeye göre PKK’nin fesih duyurusu, örgütün kökenlerine kadar inen bir mesele. Açıklamada yer verilen "Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” ifadesinde de Lozan Anlaşması’na bir referans söz konusu. Gazeteci Akyol’un fesih olayını “fevkalade” olarak nitelendirilmesinin sebebi bu kararı Türkiye’yi silahlı saldırıdan arındırmak açısından bir kazanç olarak görmesiydi. Ancak Lozan Anlaşması’nın referansı, Kürt hareketinin siyasi çizgisinin daha radikal olmasına sebep olabileceği için “endişe verici” olarak nitelendiriliyor. Lozan’dan bahsedilmesinin bir sonraki Kürt hareketinin siyasi formülasyonunu göstereceğini ve bu formülasyonun da Türklerin ve Kürtlerin Türkiye sınırları içerisinde eşit haklara sahip ve barış içerisinde yaşamalarına dayalı olmadığını dile getirdi.


Lozan’ın dahiliyetinin Kürt siyasi hareketine ivme katacağından ve Abdullah Öcalan’ın artık bir terör hükümlüsü değil silahlı saldırıyı bıraktıran bir isim olarak dünyaya takdim edileceğinden bahsetti. Bu silah feshinin amacının Türkiye’de Türk ve Kürt vatandaşların bir arada huzur içinde yaşamalarına sebep olmak olması durumunda pozitif bir etkisi olacağını, ancak Pan-Kürtizm siyasi düşüncesinin bir siyaset haline getirilmesi açısından bir adım olarak nitelendirilse Türkiye ve Ortadoğu’da bir istikrara hizmet etmeyeceğini vurguladı.


Şahika Derin Türüt tarafından editlenmiştir.

bottom of page