Ünlü yönetmen Pedro Almadovar’ın eylül ayında Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan kazanan “Yandaki Oda” adlı yeni filmi, 1 Kasım itibariyle sinemalarda yerini aldı. Sakin bir akışa sahip olan bu filmin detaylarını birlikte inceleyelim.
Önce filmin yönetmeni Pedro Almadovar’ı tanıyalım. Uluslararası alanda en çok tanınan İspanyol film yapımcılarından biri olan Almadovar, küçük ve nispeten gelişmemiş bir kasabada doğup büyüdü. Maddi yetersizliklerden ve film yapımcılığı bölümlerinin hükümet tarafından kapatılmış olmalarından dolayı bu alanda okuyamamış olan Almadovar, bir telefon şirketinde çalışmaya başladı. Ardından bir kamera satın alarak arkadaşlarıyla uzun bir süre kısa filmler çekti. Bu filmler gittikçe daha büyük kitleye ulaştığında kendi yapımcılık şirketini kuran Almadovar, yaptığı filmlerle bugünkü tanınırlığına ulaştı. Günümüzde hala aynı ününü koruyan yönetmen “En İyi Yabancı Film Akademi Ödülü ve En İyi Özgün Senaryo Akademi Ödülü” sahibidir. “Julieta”, “İçinde Yaşadığım Deri”, “Dönüş”, “Konuş Onunla”, “Annem Hakkında Her Şey” gibi ünlü filmlerin yazarlığını ve çekimlerini yapmıştır. Filmlerinde genellikle güçlü renkler, kuvvetli bir dekor, kadın dayanışması gibi konular ve kompleks anlatımlar göze çarpmaktadır.
Filmlerinde her zaman iniş çıkışlar yaratan Almadovar, bu seferki filminde bizi alışık olmadığımız bir monotonlukla karşılıyor. Bu filmin akışı önceki filmi “Paralel Anneler”e neredeyse tamamen zıt bir yapıda fakat bu alışılmadık sakinlik filmin anlamını da derinleştiriyor. Filmi incelediğimizde her şeyin ölümün gerçekliğiyle ilgili olduğunu fark ediyoruz. Yani odaklanılan asıl çatışmalar karakterler arasındakiler değil, hayat ve ölüm arasında olanlar.
Yandaki Oda eskiden aynı dergide birlikte çalışmış olan Ingrid ve Martha adlı kadınların hikayesini konu alıyor. Dergiden ayrıldıktan sonra Ingrid bir romancı olurken Martha bir savaş muhabiri oluyor ve yaşam koşulları nedeniyle eskiden yakın arkadaş olan bu iki kadın birbirinden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Film, bu ikilinin yıllar sonra bir hastane odasında tekrar karşılaşarak yakınlaşmalarıyla başlıyor.
Film, ilerledikçe Martha’nın hastalığını merkezine almaya başlıyor. Film bu arkadaşların arasındaki çatışmadan çok aralarındaki dayanışma duygusuna dayanarak ilerliyor. Buna dayanarak bu filmin de Almadovar’ın sıkça işlediği temalardan kadın dayanışmasını konu aldığını söyleyebiliriz fakat baskın olan tema, daha önce de belirttiğimiz gibi hayat ve ölüm. Film ölümü kabullenme duygusuyla şekillenirken yine de ölümden çok hayata odaklanıyor.
Film aslında bir uyarlama. Sigrid Nunez'in 2020 yılında yazdığı "What Are You Going Through" adlı romandan uyarlanarak yapılmış. Kitap bekar bir yazar olan anlatıcının yakın olmadığı ancak ağır kanser hastası olan yazar, arkadaşının ondan ölmesine yardım etmesini istemesiyle başlıyor. Anlatıcının arkadaşının ötanazi haplarını alıp hayatına son vereceği ana kadar yanında onun kalmayı ve beraber gezintilere çıkmayı kabul etmesiyle devam eden kitap, bazı değişikliklere rağmen filmle aynı duyguyu yansıtıyor.
Almadovar’ın ilk İngilizce filmi olan “Yandaki Oda”, aynı zamanda oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor. Filmde başrolleri Tilda Swinton ve Julianne Moore üstleniyor. Oyuncu kadrosunda John Turturro, Alessandro Nivola, Juan Diego Botto, Raúl Arévalo ve Melina Matthews gibi isimler de yer alıyor.
Deren İlbeyi ve Derin Arda Erkul tarafından editlendi