Yaklaşık iki yıl önce 22 yaşındaki Mahsa Amini, 13 Eylül 2022'de İran'da başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındı ve üç gün sonra hayatını kaybetti. İran yönetimi, Amini'nin ani kalp yetmezliğinden öldüğünü savunarak sorumluluğu reddetti ancak mart ayında Birleşmiş Milletler Soruşturma Heyeti, Amini'nin vücudunda darp izleri bulunduğunu ve maruz kaldığı fiziksel şiddetin ölümüne yol açtığını açıkladı. Amini'nin trajik ölümü, İran genelinde büyük çaplı protestoları tetikledi. Başta kadınlar olmak üzere halk, başörtüsü yasalarına ve kadın haklarının üstündeki baskılara karşı çıkmak için sokaklara çıktı. İkinci yıl dönümünde Amini'nin anısı sadece İran'da değil, dünya genelinde kadınların karşılaştığı zorlukları ve süregelen mücadelelerini hatırlatan bir simge olarak varlığını sürdürüyor.
Amini'nin ölümünün ardından başlayan protestolar, hızla “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganıyla bir bağımsızlık hareketine dönüştü. Bu slogan sadece kadın haklarını savunmakla kalmadı, aynı zamanda tüm toplumun baskıcı rejime karşı mücadelesini gösterdi. İran’da kadınlar başörtülerini çıkararak ve saçlarını keserek rejimin dayatmalarına meydan okudular. Gösteriler, üniversitelerden iş yerlerine kadar çeşitli kurumlar tarafından benimsendi. Gençler ve öğrenciler özellikle aktif rol oynadılar ve toplumun geniş kesimlerinden yoğun bir destek aldılar.
Amini'nin ölümünün ardından ahlak polisi, protestoları körüklememek için bir süre uygulamalarını hafifletmiş gibi görünse de yetkililer son dönemde bu kuralları yeniden sıkılaştırmaya başladı. Başörtüsü takmayan kadınları tespit etmek için yollara ve toplu taşıma araçlarına güvenlik kameraları yerleştirerek devlet, kadınların yaşam alanlarının gözetimini tekrar artırdı. Ayrıca başörtüsü takmayan kadın sürücülerin ve yolcuların araçlarına el konulması, kadınların hareket özgürlüğünü kısıtlamayı amaçlayan yeni bir strateji olarak uygulanmakta. Kadınların giyim kurallarına uymadıkları gerekçesiyle gözaltına alındıkları, darp edildikleri veya para cezasına çarptırıldıkları haberleri toplumda ciddi huzursuzluklar yaratıyor; bu durum, başörtüsü takmayı reddeden kadınlar ve onların güvenliği için endişe eden aileler arasında derin çatışmalara yol açıyor.
Mahsa Amini'nin ölümünün ikinci yıl dönümünde İran'da sansürlenmiş olan iki önemli film Avrupa sinemalarında gösterime girdi. Bu filmler, Amini'nin anısını yaşatmanın yanı sıra toplumun baskılara karşı direnişini ve kadın hakları mücadelesini sanat aracılığıyla izleyicilere sunuyor. Maryam Moghaddam ve Behtash Sanaeeha'nın “My Favourite Cake” adlı filmi, İran'daki kadınların Amini'nin ölümünden sonra yaşadığı sosyal baskılara ışık tutarak izleyicilere İranlıların mücadelesini daha yakından gösteriyor. Diğer yandan Mohammad Rasoulof'un “Kutsal İncir Tohumu” filmi, İran'daki teokratik rejimin şiddet ve baskılarını eleştiren açık sözlü bir yapım olarak öne çıkıyor. Amini'nin ölümünün ardından başlayan protestolara doğrudan bir yanıt olarak toplumun sanatsal ve siyasi direnişini işliyor. Bu yapımcılar sadece İran'daki devlet despotizminin suçlarına birer pencere açmakla kalmayıp adalet ve sanat adına cesur bir duruş sergiliyorlar. Yapımlar hem İran içinde hem de uluslararası alanda Amini'nin hatırasının sürdürülmesine ve kadın hakları mücadelesini desteklemeye yönelik önemli bir katkı sağlıyor.
İranlı yetkililerden özellikle 2019 ve 2022'de protestocuları öldürmek, gazetecileri tutuklamak ve gösterileri şiddetle bastırmakla suçlananlara yönelik olarak ABD, Kanada ve Avustralya yaptırımlar uyguluyor. ABD’nin İranlı yetkililerin ABD'deki mal varlıklarını donduran ve ticari faaliyetlerini kısıtlayan yaptırımları, Mahsa Amini'nin ölümüne bağlı protestoları bastıran ve protestocuları gözaltına alan yetkililere yönelik. Hazine yetkilisi Bradley T. Smith, İran rejiminin baskıcı gündemini sürdürmek için şiddet ve zorlamaya dayalı yöntemlerini devam ettirdiğini belirtirken ABD ve müttefiklerinin bu sorumlulara karşı harekete geçmeye devam edeceğini söyledi. Kanada ve Avusturalya ise İranlı yetkililere seyahat yasakları ve mal varlıklarının dondurulması gibi tepkiler koyuyor. Ayrıca 2024 yılında ABD ve AB, İran'a yönelik ek yaptırımlar uygulayarak rejimin insan hakları ihlallerine karşı uluslararası toplumun tepkisini artırmayı hedefliyor. Bu yeni uygulamalar, İran'ın uluslararası alandaki diplomatik ve ekonomik ilişkilerini daha da zorlaştırarak insan haklarını gasp etmelerine karşı daha geniş bir baskı ve kamuoyu oluşturmayı amaçlıyor.
Amini'nin ölümünün üzerinden iki yıl geçtikten sonra hem İran içindeki hem de uluslararası alandaki gelişmeler, Amini'nin anısını yaşatmanın ve insan hakları mücadelesinin önemini vurguluyor. Avrupa sinemalarında gösterime giren filmler, Amini'nin ölümünün ardından yaşanan toplumsal baskılara ve rejimin şiddetine sanatsal bir cevap veriyor. Bu yapımlar, hem İran'daki hem de uluslararası kamuoyundaki direniş ruhunu ve kadın hakları mücadelesini güçlendiriyor. Uluslararası düzeyde ise ABD, Kanada ve Avustralya'nın uyguladığı yaptırımlar İran’ın uluslararası ilişkilerini zorlaştırarak İranlı yetkililerin insan hakları ihlallerine karşı adımlar atmayı amaçlıyor. Günümüzde İranlı kadınlar hala büyük zorluklarla karşı karşıya ve ülke insan hakları bakımından kayda değer bir değişim göstermemiş durumda. Uluslararası toplumun tepkileri bu sorunlara dikkat çekmekle birlikte İran'daki kadınların yaşam şartlarında somut bir değişiklik sağlamakta yetersiz kalıyor. Uluslararası çabalar, kadınların direnişini ve hak mücadelesini desteklese de gerçek değişim ancak İran'daki baskıların sona erdirilmesiyle mümkün olacaktır.
Şahika Derin Türüt ve Yağmur Ece Nisanoğlu tarafından editlendi.
Comments