Olaf Scholz, Alman Federal Meclisinde tarihi bir güven oylamasını kaybetti ve bu durum, hükümetinin çöküşünün ardından erken ulusal seçimlerin yolunu açtı. Alman şansölyesi, kasıtlı olarak kaybetmek amacıyla oylamayı talep etmişti ve Bundestag’ı, yani parlamentonun alt meclisini, kendisine güven duymadığını ilan etmeye çağırarak yeni seçimlerin yapılabilmesi için ilk resmi adımın atılmasını sağladı. Scholz şimdi Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'den parlamentoyu feshetmesini ve 60 gün içinde yapılması gereken yeni seçimleri resmi olarak çağırmasını isteyecek. Seçim tarihi 23 Şubat olarak planlandı. Zor durumdaki şansölye, pazartesi günü amacına ulaşabilmek için 367 güven oyu kaybetmesi gerektiğini biliyordu ve 394 milletvekili bunu sağlamış oldu. 207 evet oyu, 116 çekimser oy kullanıldı.
Scholz, pazartesi günü kaybettiği güven oylamasının sonucunun aslında kendi partisinin lehine bir durum olduğunu belirtmişti. Bu kayıp sayesinde seçimler, 2025 Eylül ayında yapılması planlanırken şubata çekilebilecek. Kasım ayında ise Scholz’un üçlü koalisyonu, işletme dostu Hür Demoktratlar (FDP) partisinin maliye bakanı Christian Lindner’i, borç yönetimi konusundaki derin anlaşmazlıklar nedeniyle görevden almasına karşı çıkmasıyla çökmüştü. Bu olay, Scholz’u yeni yasaları geçirebilmek için muhalefet partilerinin desteğine bağımlı hale getirmiş, böylece hükümetini kısmen etkisiz bırakmıştı. SPD, FDP ve Yeşiller’in 2021’den bu yana yönettiği "trafik ışığı" koalisyonu, partilerin ideolojik farklılıkları nedeniyle sürekli bir uyum sorunu yaşıyordu. SPD ve Yeşiller sosyal girişimler ve ekolojik girişimler için fon ayırmayı hedeflerken sağ eğilimli FDP işletme yanlısı, devletin kamu harcamalarını kısıtlayan sağ eğilimli politikalar yürütmeyi planlıyordu. Bu çok temel noktalardaki fikir ayrılıkları Almanya’nın ekonomik durgunlukla nasıl başa çıkacağı konusunda kararsızlığa yol açmış, Scholz’un kamu yatırımlarıyla ekonomiyi canlandırma çabaları ile Lindner’in borçlanmayı sınırlama politikasının çatışması koalisyonun çökmesine yol açmıştı. Scholz, Lindner’i görevden alarak gelecek için güvenilir olmadığını ifade etmişti. Koalisyonun çökmesinin ardından Scholz, partisinin şansını yeniden güçlendirmek amacıyla erken seçimleri tetikleyerek siyasi geleceğini yeniden inşa etmeyi hedefliyordu.
Scholz, erken seçimlerin öneminin üstünde durarak hükümetin içindeki dağınıklığa daha fazla göz yumulamayacağını savundu. Bundestag’daki konuşmasında, hükümetin ekonomik politikalar konusundaki fikir ayrılıkları ve FDP’nin hükümeti çökertecek hareketlerde bulunması nedeniyle bu adımı attığını belirtti. Ayrıca, Almanya’nın ekonomik zorluklarla başa çıkabilmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini ifade etti. “Almanya'nın en iyi günleri önümüzde.” diyen Scholz, ülkenin geleceğine olan güveni yeniden inşa etmeyi hedefledi.
CDU lideri Friedrich Merz, Almanya'nın mali zorluklarıyla mücadele etmek için hükümeti değiştirme şansı sunan yaklaşan seçimlerin ülkenin kalkınma dönüşümü için bir fırsat olduğunu ileri sürüyor. Mevcut hükümetin başarısızlıkları üzerine yaptığı konuşmada Almanya’daki yaşam maliyeti krizine ve Ukrayna konusunda yaşanan duraklamanın üzerinde durdu. Alman halkının daha çok çalışması gerektiğini söyleyerek emekliliği ertelemeyi tercih eden vatandaşlar için mali ödüller vaat etti. Bu durum, Almanya'nın önünde zor bir dönem olduğunu ve ülkenin ekonomik geleceği için kritik bir dönüm noktası olduğunu gösteriyor.
Partilerin gelecek seçim için seçim kampanyaları oylama öncesinde resmi olmayan bir şekilde başlamıştı. Tüm partiler, yaşam maliyeti krizinden ve Ukrayna konusunda yaşanan duraklamadan dolayı hayal kırıklığına uğramış seçmenleri kendi taraflarına çekebilmek için rekabete girmişlerdi. Diğer yandan Almanya’nın mülteci politikaları da tartışma konusu olmuştu. Özellikle Suriye’den Almanya’ya gelen sığınmacıların Esad rejiminin çöküşü sonrası geri gönderilmeleri gerektiği yönünde aşırı sağcı muhalefet partisi AfD tarafından sert eleştiriler yapılmıştı. AfD lideri Alice Weidel, Suriyeli mültecileri İslamcı teröristler olarak niteledi ve hemen geri gönderilmelerini talep ederek mevcut hükümeti eleştirdi.
Scholz, hükümetin feshedilmesinin ardından zayıf hükümetinin yerine daha güçlü bir yönetim kurabilmek için Şubat ayında yapılacak seçimleri bir olanak olarak gördü. Ancak Almanya’nın siyasi geleceği belirsizliğini korurken mevcut hükümetin gerçekleştirmeyi planladığı önemli politikalar da tehlikeye girdi. İş gücü vergi dilimlerinde yapılan değişiklikler ve sanayinin büyümesini engelleyen yüksek enerji fiyatları gibi ekonomik zorluklarla mücadele etmeye yönelik tedbirlerin zamanında alınması giderek daha zor bir hale geldi.
Almanya’nın geçmişinde istikrarsız hükümetlerin Nazi Partisi’nin iktidara gelmesinde büyük rol oynadığı dikkate alındığında, bu tür siyasi belirsizliklerin ülkenin uzun vadeli geleceği üzerinde ciddi etkileri olabileceği konusunda endişeler var. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, seçimlerin hemen ardından hükümetin mümkün olan en kısa sürede istikrarlı bir şekilde kurulması gerektiğini belirtti. Ancak koalisyon görüşmeleri ve hükümetin kurulması, Almanya’da haftalarca sürebilecek bir belirsizlik dönemine yol açacak gibi görünüyor. Bu süreç, ülkede uzun vadeli siyasi istikrarı sağlamak adına büyük bir sınav olacak.
Şahika Derin Türüt tarafından editlendi.